Döngüsellik, Tanım ve Sistem İlişkisi
Bu makalenin temel amacı, güya bir sisteme uymadığından dolayı, kimilerince Kur’an’dan olmadığı ‘iddia’ edilen, Tevbe Suresindeki 128. ve 129. ayetler hakkındadır.
Aşağıda okuyacağınız satırlar özetle, iddia sahiplerinin gösterdikleri argümanların ‘matematiksel olarak matıksızlığını’ izah etmektedir.
Matematiksel anlamda bir küme düşünüldüğünde, önce elemanlarının niteliği tanımlanır. Bu iyi tanımlama ile, kümenin elemanlarının niceliği hakkında, herkes tarafından aynı şekilde anlaşılan, insanların aklında zorunlu bir konsensüs sağlanmış olur. Bu uzlaşı olmazsa tanım geçerli değildir.
Mesela 5 elemanlı bir A kümesi {1, 2, 3, 5, 7} şeklinde tanımlansın. Bu kümenin elemanları açık seçik bellidir. Niteliğinde, niceliğinde ve dolayısıyla eleman sayısında bir ikilik olmaz.
A kümesinin kendisi hakkında, doğru mudur ya da yanlış mıdır diye bir soru sorulamaz. Sorulursa bu mantıksız bir safsata olur. Çünkü tanımı tektir, nesneldir, objektiftir. Ancak elemanları hakkında, kümenin elemanı mıdır, elemanı değil midir, şeklinde sorular sorulabilir.
A kümesine eşit, en az 2 farklı kümenin birleşimi olan, çok sayıda küme tanımlanabilir. A = B ∪ C, A = D ∪ E ∪ F, A = G ∪ H ∪ K ∪ L gibi A kümesine eşit birçok benzer formlar bulunabilir.
Mesela A = B ∪ C ikili formunu ele alarak devam edelim. Burada A, B ve C farklı tanımları olan 3 kümedir. B ve C kümesinin tanımları hem kendi aralarında hem de A kümesiyle farklıdır.
Özdeşlik İlkesi
M = {2, 3, 5, 7} , N = {1} tercih edildiğinde A = M ∪ N olur. Fakat P = {1, 3, 5, 7}, R = {2} tercih edildiğinde bu sefer de A = P ∪ R olur.
M ile N ve P ile R farklı tanımlı kümeler olduğundan, bu M, N, P ve R küme tanımları üzerinden A bulunamaz ve sorgulanamaz. Sorgulanması durumunda, doğrudan doğruya mantığın birinci ilkesi olan 〝A, A olandır özdeşlik prensibi〞ile çelişir. Bu gayet açık bir durumdur.
Ayrıca, A kümesine bağlı kalarak, M ile N veya P ile R gibi formlar bulunduğu ise ortadadır.
A kümesini doğru bir öncül ya da doğru bir tanım kabul etmeyerek, M ile N kümesini veya P ile N kümelerini; keyfi, öznel, subjektif olarak birçok şekilde seçme tasarrufunu yapan ikinci şahıslardır. Yani A kümesini belirleyenin dışında olan bir durum söz konusudur.
Sistem, A = M ∪ N olarak seçilirse, M kümesinin elemanları için,〝 0 ile 8 arasındaki asal sayılardır 〞denebilir. Sistem, A = P ∪ R olarak seçilirse, P kümesinin elemanları için, 〝 0 ile 8 arasındaki tek sayılardır 〞denebilir.
Birinci sistem tercih edilirse, N = {1}, dışarıda kalır. Yok şayet ikinci sistem tercih edilirse, bu sefer de R = {2} dışarıda kalır.
Halbuki ne M kümesinin ne de P kümesinin tanımı, A kümesi ile özdeş değildir. Sistemler, dikkat edilirse dışarıdaki ikincil tercih ediciler tarafından, açıkça bağımsız bir şekilde〝 0 ile 8 arasındaki asal sayılardır 〞veya〝 0 ile 8 arasındaki tek sayılardır 〞olarak çoğaltılabiliyor.
Burada M ve P kümeleri, önce A kümesinin içerisinden tercihli ve keyfi olarak belirleniyor. Bunların tanımındaki sistem, kesin doğru bir öncül kabul ediliyor. Daha sonra M kümesinin tanımına uymadı diyerek N = {1} kümesi dışarıda bırakılıyor. Ya da P kümesinin tanımına uymadı diyerek R = {2} kümesi dışarıda bırakılıyor.
Bu yöntem ile A kümesinin elemanları tartışılamaz. A kümesinin elemanları her iki durumda da aynıdır. Sadece, dışarıdan belirlenen herhangi bir sistemle, zaten baştan kabul edilen bir kümeyi, farklı alt gruplara bölebilirsin. O kadar!
Döngüsellik Mantık Hatası
A kümesinin içerisinden seçilen bir alt kümedeki sistemi kesin doğru görerek, daha sonra bu kabulden hareketle, A kümesinin elemanlarının tamamında da, bunun olması zorunlu bir kritermiş gibi sorgulamak, döngüsellik mantık hatasına girer. Çünkü burada, doğru zannedilen öncülün yine kendisi ile sonuç doğrulanıyor. Bu ise sahte bir çıkarım olur. Böylesi bir netice, mantık ilkeleri ve bilimi açısından kesinlikle kabul edilemez.
Oysa A kümesi, kesin doğru kabul edilerek, farklı sistemler pekâlâ yine tanımlanabilir. Mesela, A kümesine, bu kümenin elemanlarından {2} hariç, geriye kalanları〝 0 ile 8 arasındaki tek sayılardır 〞denebilir. Ya da A kümesine, bu kümenin elemanlarından {1} hariç, geriye kalanlar〝 0 ile 8 arasındaki asal sayılardır 〞denebilir.
Sonuçta, anlaşıldığı üzere sistem ile tanım aynı şeyler değildir. Tanım sabittir ama sistem değişkendir. Tanım nesneldir ama sistem özneldir. Tanım objektiftir ama sistem subjektiftir. Tanım tektir ama sistem çoktur.
Bu konuyu böylece detaylı açıklama yapmanın elbette bir nedeni var. Şöyle ki:
19 Sisteminin İddiası
A = M ∪ N olarak yukarıda soyut olarak açıklanan matematiksel, mantıki ve bilimsel izahları şimdi de birlikte somutlaştırabiliriz.
A = {6348 elemanlı küme: Kur’an’ın tamamındaki ayetler} olsun.
M = {6346 elemanlı birinci küme: 19 Sistemine uyan ayetler} ve
N = {2 elemanlı ikinci küme: 19 Sistemine uymayan Tevbe Suresindeki 128. ve 129. ayetler} şeklinde alt kümelere ayrılabilir.
Böylesi bir taksim, malum olduğu üzere Reşat Halife'ye (ö. 1974 ) aittir.
İşte ikincil şahıslar tarafından eksik olarak üretilen ve M kümesinin ancak bir bölümü için tanımlanan sistemi, kesin doğru öncül ya da doğru bir tanım kabul ederek, önce N kümesini ayrı tutmak, sonra bu kriteri A kümesinin de sağlaması şartını koşmak, bu sağlamayınca da hemen ardından 〝 Esasında A değil, M kümesi orijinaldir. A kümesine N kümesi sonradan ilave edilmiştir. 〞çıkarımında bulunmak, matematiksel olarak doğru değildir. Mantıksal açıdan safsatadır ve yanlıştır. Bu hatalı çıkarım türünün adı da döngüselliktir.
Matematik eğitimi alan biri olarak söylüyorum, merhum Reşat Halife, bence bu önemli ayrıntıyı fark edemedi. Fakat, Mustafa Kurdoğlu, meseleye daha bilimsel yaklaştı ve Ortak Akıl Yayınları tarafından yayımlanan ‘‘Kur’an-ı Kerim’in Sayısal Yapısı’’ adındaki kitabında ayrıntılı olarak izah etti. Böylelikle hem onun hatasını düzeltti hem de matematiksel bir kriptoloji keşfetti.
Dolayısıyla, Tevbe Suresindeki 128. ve 129. ayetlerin Kur’an’dan olmadığı iddiasını matematiksel ve mantıksal olarakta çürütmüş oldu.
Son Sözler
Küme sisteme feda edilemez, sistem kümeye feda edilir.
Küme sahibine bakar oysa sistem algılayana bakar.
Küme sabittir, açıktır, objektiftir ama sistem değişkendir, kapalıdır, subjektiftir.
Sistem, kümeyi korumaz. Ama korunan kümenin içerisinde, farklı sistemler bulunabilir.
Sistem, alt kümenin bir kısmını kapsar fakat bütünü kapsamaz.
Sistem kümeyi değil, küme sistemi kuşatır.
Sistem, kümeyi bağlamaz. Yani küme sisteme tabi değildir, sistem kümeye tabidir.
Küme sistemi sorgular fakat sistem kümeyi sorgulayamaz. Zaten kümeyi sisteme indirgemek ise başka bir mantık hatasıdır.
.jpeg)

